31 Ocak 2017 Salı

Çiftlik Hayvanlarında Refah

Giriş


Hayvanlarda refah, farklı kişi ve kurumlar tarafından farklı şekillerde tanımlanan bir

kavram durumundadır. Hayvanlarda refah kavramı geçmişte hayvanın sağlıklı ve veriminin

yüksek olmasını sağlayan barındırma ve besleme gibi fiziki çevre koşulları için

kullanılıyordu. Daha sonra ise bu kavram hayvanın içinde bulunduğu koşulların üstesinden

gelmeye yönelik kalp atış hızı, plazma kortizol düzeyi ve endorfinler (ağrıyan dokularda

ağrının azalmasına yönelik beyin tarafından üretilen hormonlar) gibi fizyolojik ölçütler

kullanılmak suretiyle vücut sistemleri temeline dayalı olarak sürdürülmüştür (Brom, 1991).

Başka bir yaklaşımda ise hayvan refahının, sadece hayvanın bulunduğu fiziksel koşulları

değil aynı zamanda duygularını da kapsadığı ifade edilmektedir. Yürütülen çalışmaların

çoğu hayvanların duygularının (korku, hayal kırıklığı vb.) olduğu, refahın tamamıyla

hayvanın duygularına dayandığı ve bunların hayvanın temel ihtiyaçlarını karşılamak için

gelişmiş olduğu konusunda birleşmektedir. Sonuçta hayvanın duygusal tepkileri normal ise

58

yapılan uygulamaların doğru olduğu sonucu çıkarılabilmektedir (Duncan, 1996; Duncan,

2002). Duygu temeline dayanan başka bir tanımlamada ise, hayvanların doğal ortamlarına

bırakıldıklarında mevcut koşulların rahatlıkla üstesinden gelebilecekleri ve davranışlarını

da en iyi şekilde gösterebilecekleri ifade edilmektedir. Ancak konuyla ilgili çalışmalarda

hayvanın zihinsel ve fiziksel durumu noktasında doğal yaşam konusuna gerektiği kadar

önem verilmemiştir. Hayvan refahını hem doğal yaşam hem de zihinsel ve fiziksel yönden

iyileştirmek yerine ağırlıklı olarak etik konular üzerinde durulmuştur. Bundan dolayı

hayvan refahı konusuna yönelik yapılan tanımlamaların çoğu vücut ve akıl sağlığı

konularını kapsamaktadır (Duncan ve Fraser, 1997).

Hayvanlarda Konfor Kavramı


Evcilleştirme ve hayvanların insanlar için birer üretim aracı olarak kullanılmaya

başlanması ile birlikte hayvan refahı ile ilgili temel kaygıların kökleri atılmıştır. Bugüne

kadar geçen süreçte hayvan refahının tanımlanmasına yönelik olarak yapılan çalışmaların

paralelinde, refahın ölçülmesi için uygun yöntemlerin belirlenmesi yönündeki çalışmalar

büyük bir değişim göstermiştir (Keeling ve Jensen, 2002). Hayvan refahı ile ilgili asıl

sorunun konunun nasıl tanımlanacağı ve ölçüleceği ile ilgili olduğu belirtilmektedir

(Sundrum, 2001).

Hayvanlar yaşamlarını sürdürmek için farklı sistemlerin bir sonucu olarak birçok şeye

ihtiyaç duyarlar. Hayvanda belirli bedensel veya çevresel uyarıcılara yanıt vererek ya da

belirli bir kaynak yoluyla çözülen bir eksiklik ihtiyaç olarak tanımlanır (Fraser ve Brom,

1990). Bazı ihtiyaçlar basittir, bunlar vücut sıcaklığının yüksek olması ya da vücut

salgılarının düşük konsantrasyonda olması gibi belirtiler gösterir ve hayvan hareket etiğinde

kendiliğinden normale döner. Diğer bazı ihtiyaçlar ise türlerin yaşama ve üremelerini

düzenlemek için geliştirdiği karışık bir mekanizmanın sonucudur. Örneğin hayvanın

sürünün diğer üyeleriyle temasının yetersiz olması veya duyusal alıcılardaki çok küçük

değişiklikler zihinsel fonksiyonlarda bozukluklar meydana getirebilir. Eğer hayvan bir

şeylerin eksikliğini hissediyorsa bundan etkilenir, bunu davranışsal ve fizyolojik tepkiler

vererek de belli eder. Bu noktada hayvanın ihtiyacına cevap verecek, zihinsel ve bedensel

olarak sağlıklı kalmasını sağlayacak çözümler aranmalıdır (Brom, 1991). Hayvan refahının

tam olarak tanımının yapılması zordur. Refah kelimesinin sözlük anlamı “iyi olma

durumu”, “iyi talih”, “mutlu olma”, “zenginlik” olarak ifade edilmektedir. Çiftlik

hayvanlarında refah, genel olarak “Hayvanların insanlar tarafından oluşturulan çevreye

herhangi bir acı veya rahatsızlık duymaksızın uyum gösterebilmesi” şeklinde tarif

edilmiştir.

Bir başka tanımlamada ise refah, hayvanların içinde bulundukları çevredeki sağlık ve

hastalık, davranış, bakım ve yönetim gibi hayvanların yaşam şartlarını belirleyen kalitatif

ve kantitatif özelliklerin bir bileşimi olarak tanımlanmıştır (Duncan ve Fraser, 1997; Scott

ve ark., 2000).

Hayvan refahına “yaşadığı çevre ile uyum içerisinde olabilme hali” olarak getirilen



tanımlama, bugün teknik anlamda en fazla kabul gören yaklaşımlardan birisidir. Bu

tanımlamanın aynı zamanda, refahın doğrudan hayvan ile ilişkili bir kavram olduğu; çok

iyiden çok kötüye değişebilen dinamik bir özellik sergilediği; ahlaki değerlendirmeden

bağımsız bir şekilde bilimsel yöntemler ile ölçülebildiği; hayvanın tercihlerine ilişkin

bilgilerin hangi koşulların refah açısından olumlu özellikler taşıyabileceği ile ilgili faydalı

59

ipuçları içerdiğini açıklamaktadır (Broom, 1991). Önerilen bu yaklaşım doğrultusunda

refahın hastalık, yaralanma ve anormal davranışlar konusundaki tespitlerin yanı sıra, stres

ile ilişkili olabileceği bilinen fizyolojik değişimler ve üretim parametrelerinden

yararlanılarak ölçüleceği ifade edilmektedir. Hayvanların rahatsız olma durumu ve

belirtileri Çizelge 1’de özetlenmiştir. Söz konusu parametrelere ilişkin ölçümlerin

gerçekleştirilmesi yönünde birçok olanağın bulunmasına karşın, ortak bir değerlendirmede

bu ölçütlerden hangi düzeyde yararlanılabileceği ve bu değerlendirmenin farklı koşullardan

nasıl etkilenebileceği sorusu önemli bir eksiklik olarak kabul edilmektedir. Örneğin, üretim

koşullarında gözlenebilecek düşük performans düzeyinin refahın kötü olduğu yönünde bir

işaret olabileceği, buna karşın yüksek performansın ise her zaman iyi refahın garantisi

olmadığı gerçeği bunu desteklemektedir (Keeling ve Jensen, 2002).

Hayvan refahı konusunda başka bir yaklaşımda ise refahın, hayvanın ne hissettiği

temelinde açıklanabilecek bir olgu olduğu, hayvanın içinde bulunduğu koşullar hakkında ne

hissettiğini anlamanın ve hayvanın kendisini ifade etmesine olanak sağlayan koşulları

tasarlamanın öneminden söz edilmektedir (Duncan, 1993). Bir hayvanın içinde bulunduğu

koşulların üstesinden gelmede ne kadar zorlandığı veya başarısız olduğunun ölçüsü

hayvanın refahının kötülüğünün derecesi hakkında bilgi verir. Bir hayvanın tercihlerinin ne

olduğu hakkında en doğru bilgiyi hayvanın refahının iyi durumda olması halinde içinde

bulunduğu koşullar verir.

Çizelge 1. Ağrı, acı çekme ile rahatsız olma durumunun düzeyi ve belirtileri arasındaki ilişki (Morton



ve Griffiths, 1985)

Görünüş -Yapağı parlaklığını kaybeder ve matlaşır, yapağıda dökülmeler görülür.

- Gözlerde ve burunda akıntı görülür, göz kapakları kısmen kapalı

durumdadır, gözler donuk donuk bakmaktadır.

- Kambur duruş gözlenir, hızlı ve kesik kesik nefes alır.

-Nefes alıp vermeden önce homurdanır, dişlerini gıcırdatır.

Yem ve su tüketimi - Yem ve su tüketimi düşer.

- İdrar ve dışkı yapımı azalır.

Davranış

- Sürüden ayrı durur, çevresinde olup bitenlerle ilgilenmez.

- Sürüdeki diğer hayvanlara karşı saldırgan tavırlar sergiler veya kendine

zarar veren davranışlar gösterir.

- Devamlı hareket eder veya hareket etmeye karşı isteksizdir ve yattığı terden kalkmaz

istemez.

- Mizacı değişir, özellikle de bir şeye karşı zorlandığında inleme yada uluma gibi

sesler çıkarır.

Klinik belirtiler - Nabız çok hızlı atar veya çok yavaşlar.

Kalp atışları ile ilgili

belirtiler

- Kalp atış hızı artar veya azalır.

- Anormal bir periferal dolaşım vardır.

- Zatürre görülebilir.

Sindirimle ilgili

belirtiler

- Dışkının rengi, hacmi ve yoğunluğu değişir.

- Anormal tükrük salgılanması görülür.

- Sık sık kusma görülür.

Sinir sistemi ile

ilgili belirtiler

- Adalelerde istem dışı kasılmalar görülür.

- Sakatlık ve eklem iltihabı görülür.

60

Hayvan refahının tanımına yönelik olarak özetlenmeye çalışılan yaklaşımlar kendi

temelleri içerisinde refahın nasıl ölçülebileceğine ilişkin önerileri de taşımaktadır.

Hayvanlarda refahın fizyolojik ve psikolojik parametreler ile tanımlanabileceğini açıklayan

Swanson (1995), özellikle psikolojik anlamdaki refahın tanımlanmasında yöntemle ilişkili

önemli güçlükler bulunduğunu ifade etmektedir. Hayvanlarda refah geniş bir kavram

olduğundan çok farklı tanımlamalarla karşılaşılabilir. Refahı tanımlamaya yönelik çabaların

kültürel, yasal, bilimsel, dini ve politik kaygılar temelinde farklılaşabildiği gözlenmektedir.

Değerlendirmede taşınan kaygılar ya da bakış açısı ne olursa olsun, mevcut

tanımlamaların birbirleri ile ilişkili olduğuna dikkat çeken Gonyou (1993), refahı hayvanın

bakış açısından değerlendirebilme özelliğinin önem taşıdığını ifade etmektedir. Zira

McGlone (2001) tarafından da vurgulandığı üzere özellikle bilimsel dayanaklara sahip

teknik tanımlamalar dışında hayvan refahı ile ilgili düşünce ve tanımlamalar önemli ölçüde

vicdani endişeleri baz alan bakış açılarından etkilenmektedir. Genel olarak hayvanlarda

ölüm ve hastalık oranları çok düşükse, yaralanma riski çok az veya hiç yoksa, iyi bir vücut

kondisyonuna sahipseler, türe özgü davranışlarını tam olarak gösterebiliyorsa, anormal

davranışlar ve stres yoksa, bağışıklık sistemleri baskılanmıyorsa, bu sürüde hayvan refahı

ile ilgili önemli bir sorun olmadığı söylenebilir.

Refah, genelde beş temel kavram üstüne oturtulmuştur (Anonim, 1992). Bunlar;

1. Hayvanlar aç, susuz ve kötü beslenmeye maruz bırakılmamalıdır. Bunun için



hayvanlara taze su ve yiyecek her zaman sağlanmalıdır.

2. Hayvanlar hiç bir şekilde rahatsız edilmemelidir. Bunun için barınak ve rahat bir



dinlenme alanı da dahil olmak üzere uygun bir çevre sağlanmalıdır.

3.Hayvanlar ağrı, yara ve hastalıklardan korunmalıdır. Bunun için koruyucu tedbirler



alınmalı, erken teşhis yapılmalı, hastalar tedavi edilmelidir.

4.Hayvanlar normal davranışlarını gösterebilmelidir. Bunun için, yeterli alan ve diğer



kolaylaştırıcı tedbirler alınmalı, aynı türden hayvanlar gruplar halinde tutulmalıdır.

5. Hayvanlar, korku ve stres yaratan ortamlarda bulundurulmamalıdır. Bunun için



zihinsel (mental) acı çekmeye neden olan uygulamalar ve koşullar ortadan kaldırılmalıdır.

Şekil 1. Çiftlik hayvanlarında refahın beş önemli faktör tarafından etkilendiğini



ve bunların birbirleriyle ilişkilerini göstermektedir (Fraser and Leonard, 1993)

61

Çiftlik hayvanlarında refahı meydana getiren kavramlar beş ayaklı bir masa gibi

düşünüldüğünde, bu masanın ayaklarını; sürü yönetimi, üretim değişkenleri, ekonomik

faktörler, alet-ekipman ve teknolojik uygulamalar olmak üzere beş faktörün oluşturduğu

görülmektedir (Şekil 1). Burada önemli olan nokta bir yandan geleneksel yetiştirme

uygulamaları korunurken, diğer taraftan da günün koşullarına uygun olarak hem insan hem

de hayvan açısından ekonomik değerlerin de gözden uzak tutulmaması ve yetiştiriciliğin

buna bağlı olarak devam ettirilmesidir. Ancak bu yapılırken ekonomik dengelerin öne

çıkarılması, refahı etkileyecek olumsuz koşulların oluşturulmaması da önem taşımaktadır.

Hayvanlarda Konforun Ölçülmesi


Çiftlik hayvanlarında refahın bilimsel değişkenler ile yeterince doğru olarak ölçülüp

ölçülmediği çözüm bekleyen bir konudur. Çünkü refah, insanların ahlaki görüşleri ile ilgili

olup çözümü bazı durumlarda zor olmaktadır. Bu konudaki farklılık refah kavramı

tanımlamasında da öne çıkmaktadır. Araştırıcıların bir kısmı refahı biyolojik uygunluk ile

eşit sayarken (yalnız hayvanın yaşama ve üreme yeteneği azaldığı durumlarla ilgili), diğer

bir kısmı ise hayvanın zihinsel ve fiziksel bakımdan tam olarak sağlıklı olma durumu

şeklinde tanımlamışlardır ki bu tanımlama daha farklı kriterleri içine almaktadır. Yine de

araştırıcıların büyük çoğunluğu hayvan için bir tek önemli deneyimin olduğuna inanırlar.

Bu da eğer hayvan olumsuz bir durum yaşamış ve bundan da zihinsel olarak kötü

etkilenmiş ise bunun hayvanın düşük bir refah düzeyine sahip olduğunun göstergesi

olduğudur. Bu nedenle araştırıcıların başlangıçta inandıkları tanımlamaya bağlı kalarak

farklı açılardan soruna yaklaşmaları en doğru olanıdır. Diğer taraftan bir hayvanın refah

düzeyini ve bununla ilgili kriterlerin karşılanıp karşılanmadığına yönelik çalışmalar

yürütülürken, insanların ön yargıları üzerine bilimsel ölçütler, seçilen yöntem ve sonuçların

yorumları etkili olacaktır. Ortaya konan yargıların çiftlik hayvanlarının refah düzeyini

belirlenmesine yönelik olarak üretim sistemlerinin değerlendirilmesi için uygulandığı

ortaya çıkmaktadır. Benzer şekilde tüketici temeline dayanan hayvan refah ölçüleri ana

hatları ile bir öncekinden farklı olmakla birlikte bu değer yargısını da içine almaktadır.

Bundan dolayıdır ki tarafsız bir şekilde çiftlik hayvanlarında refahı ölçmenin hiçbir şekilde

basit bir yolu yoktur. Çiftlik hayvanlarında refahı ölçmeye yönelik üç temel yaklaşım

vardır. Bunlar tüketici, üretim ve hayvan temeline dayanmaktadır ve her bir yaklaşımında

kendi içinde avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu üç yaklaşım arasındaki ilişki

Şekil 2’de gösterilmiştir.

Şekil 2. Refahı ölçmeye yönelik yaklaşımlar arasındaki ilişki



62

Tüketici Temeline Dayalı Yaklaşım


Ekonomik çevreler yakın zamana kadar hayvan refahı konusuna pek ilgi

duymamışlardır. Çünkü hayvan refahı uzun yıllar sadece hayvan yetiştiricilerinin bir ilgi

alanı olarak algılanmıştır. Bununla birlikte toplumun hayvanlardan yararlanma şekline

sadece etik ve bilimsel düşünceler yoluyla karar verilmesi doğru değildir. Ekonomik

yönden önemli bir değer olan hayvan yetiştiriciliğinde refahı oluşturan bileşenleri

belirlerken, ekonomik koşullarda dikkate alınmaya başlanmıştır. Ekonomik yaklaşımlar,

hayvan haklarının varlığına ve hayvanların dinsel açıdan önemi temeline dayanmaktadır.

Standart üretim teorisi, insanların yararına kullanılan kaynakların çoğunun hayvanlar için

düşünülmediğini açıklamaktadır. Bu bakış açısı ile hayvan refahı; insanın yalnız kendisi

açısından değerlendirdiği ve hayvanların dolaylı olarak dahil olduğu bir konu olarak ifade

edilmektedir (Mc Inerney, 1994). Bu teoriye göre hayvanın refahı kötü olduğu durumlarda

dolaylı olarak insanın refahı da olumsuz etkileniyorsa bu nokta dikkat çekmektedir.

Toplumda hayvansal ürünlerin üretim ve tüketimini en uygun hale getirmek için

hayvan refahının olumlu ve olumsuz ekonomik etkilerini gösteren değerler tahmin

edilmelidir. Ekonomik etkilerdeki olumsuzluklar hayvan refahı açısından değerlendirirken

iki nokta dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki, günümüzde üretim sistemleri ve hayvansal

ürünlerdeki çeşitlilik hayvanlarda refahın kapsamının tam olarak anlaşılamamasına neden

olmaktadır. İkincisi ise gelecekte insanların bilimsel temellere dayanmayan yanlış

fikirlerinin değişimi daha da hız kazanacak ve hayvanlarda refah kavramı ile ne anlatılmak

istendiğini algılayabilenlerin sayısı artacaktır.

Hayvan Temeline Dayalı Yaklaşım


Refahın belirlenmesinde önemli olduğu düşünülen değişkenlerin toplanmasından önce

değer yargıları belirlendiği taktirde, bilimsel teknikler ile bu değişkenlerin büyük

çoğunluğunun ölçülmesi sağlanabilir. Broom (1991), refahı bir hayvanın içinde bulunduğu

koşulların kolayca üstesinden gelmesi veya zorlanması, başka bir ifadeyle hastalık,

yaralanma ve ölüm gibi çevresel etkenlerin tümünün üstesinden gelecek başarma derecesini

içine alan karakteristik bir özellik olarak tanımlamıştır. Refah çok iyiden çok kötüye kadar

değişebilen bir durumdur ve ölçülebilir. Bu ölçüler davranış, bağışıklık sistemi, ağrı, korku

ve durumundan hoşnut olma duygularını ve fizyolojik yanıtlarını içermektedir. Ölçülebilir

değişkenler ile hayvanların duyguları arasındaki ilişkinin belirlenmesini sağlayan iki

yöntem vardır. İlki, hayvanları stres yaratıcı etkenlere maruz bırakmak ve bunlardaki

fizyolojik ve davranışsal değişimleri kaydetmek, ikincisi ise insanı olumsuz uyarıcılara

maruz bırakarak rahatsız etme ve bu insanlarda meydana gelen davranışsal ve fizyolojik

değişimleri kaydetme ve daha sonra bu bulguları hayvanlarda benzer uyarıcılar sonucu

oluşan değişimler ile karşılaştırmaktır. Elde edilen fizyolojik değişkenler hakkında bir fikir

birliğine varılarak bunlardan da hayvanlarda refahı ölçmek için yararlanılabilir. Döl

tutmada düşüklük, bağışıklık sistemindeki zayıflık, sindirim problemleri ve kortizol ve

prolaktin düzeylerindeki değişiklikler refahın düşük olduğunun birer göstergesidir.

Üretim Temeline Dayalı Yaklaşım


Kullanılan üretim metotlarına bağlı olarak refahın değerlendirilmesi mümkündür. Bu

değerlendirme, hayvanlar için önemli olan çevresel faktörlere ilişkin bilimsel kanıtlar

63

olması temeline dayanır. Örneğin Livesey ve ark. (1998), kanayan yaraların, samanların

bulunduğu alanda barındırılan düvelerde hafiflediğini, küçük bölmelere ayrılmış alanlarda

barındırılan düvelerde ise arttığını belirlemiştir. Üretim temeline dayalı bir yaklaşım, çiftlik

hayvanlarında refah düzeyinin ölçülmesinde en pratik yaklaşımdır. Farklı sistemlerle ilişkili

olarak hayvanların refahı hakkında insan önyargılı davranarak yanılabilir. Bu yüzden de

üretim sistemlerinin farklı bakış açılarından değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Aynı sürüde

bile yetiştiricinin bakım-yönetim yeteneğine bağlı olarak hayvanların refah seviyelerinde

büyük ölçüde farklılıklar olabilir. Örneğin, sığırlar saman altlıkta yüksek bir motivasyona

sahip olmalarına rağmen, saman altlık kötü bir bakım-yönetim ile beraber sağlanıyorsa bu

onların refahını azaltmaktadır. Schulte ve ark. (1998), Avusturya'da hayvan refahı

indeksinin kullanımını 5 temel kriterle açıklamıştır. Bunlar; hareket olanağı, sosyal ilişkiler,

aydınlatma-havalandırma, altlık ve bakım-yönetim olarak sıralanmaktadır. Diğer taraftan

başka bir çalışmada yedi temel kriter kullanarak süt sığırlarının birden yediye kadar

puanladığı bir sistem geliştirilmiştir. Buradan elde edilen puanların toplamı daha sonra, bir

refah indeksinde olduğu gibi kullanılmaktadır. Sığırları puanlamada dikkate alınan kriterler;

hareket etmeye uygun bir alanın bulunması, yem ve suya kolayca ulaşabilmesi, sosyal

davranışlarını ifade edebileceği bir ortamın olması, dinlenme olanağının sağlanması, rahat

olarak dolaşabilmesi ve hayvanın bakımına özen gösterilmesi şeklinde sıralanmaktadır

(Soudrum ve ark., 1994).

Sonuç


Bugün hayvanların refah göstergelerinin hangilerinin kısa ve uzun vadede refahı

değerlendirme ve tahmin etmede en iyi olduğu konusunda bir fikir birliği bulunmamaktadır.

Bunun yanında hayvanlarda refahı sağlamada genel olarak herkesin aynı görüşlerde

buluştuğu noktalarda bulunmaktadır. Öncelikli olarak refahın belirlenmesinde fizyolojik ve

psikolojik göstergelerden ve bunların bileşiminden yararlanılmalıdır. Yapılacak çalışmalar

refahın ölçülendirilmesine katkı sağlamasının yanı da üretim değerleri ve ekonomik

faktörlerle refahın nasıl bir ilişki içinde olduğuna da açıklık getirmelidir. Ayrıca yapılacak

çalışmalar hem hayvanlar hem de hayvan üreticileri için yararlı olacak alternatif bakımyönetim

sistemlerinin geliştirilmesine bir dayanak oluşturmalıdır. Refah konusundaki

problemleri çözmeye yönelik disiplinler arası yaklaşım zorunludur. Gelişmiş pek çok

ülkede hayvan refahı ile ilgili oluşturulan yaşam standartları, yasalar çerçevesinde denetim

altına alınmakta hatta zorlayıcı yaptırımlara dönüştüğü görülmektedir. Bu noktada amaç,

hayvanlardan sadece yüksek verim elde etmek değil, aynı zamanda kendilerine özgü

davranışlarını gösterebilecekleri stresten uzak ortamlar yaratmak olmalıdır. Türkiye bu

noktada oldukça geri durumdadır. Bu nedenle zaman geçirilmeden mevcut çiftlik

hayvanlarının ihtiyaçlarını dikkate alacak refah ölçütleri oluşturulmalı ve bunları dikkate

alan bakım-besleme uygulamalarının çiftlik altyapısı harekete geçirilmelidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder