Giriş
Hayvanlarda refah, farklı kişi ve kurumlar tarafından farklı şekillerde tanımlanan bir
kavram durumundadır. Hayvanlarda refah kavramı geçmişte hayvanın sağlıklı ve veriminin
yüksek olmasını sağlayan barındırma ve besleme gibi fiziki çevre koşulları için
kullanılıyordu. Daha sonra ise bu kavram hayvanın içinde bulunduğu koşulların üstesinden
gelmeye yönelik kalp atış hızı, plazma kortizol düzeyi ve endorfinler (ağrıyan dokularda
ağrının azalmasına yönelik beyin tarafından üretilen hormonlar) gibi fizyolojik ölçütler
kullanılmak suretiyle vücut sistemleri temeline dayalı olarak sürdürülmüştür (Brom, 1991).
Başka bir yaklaşımda ise hayvan refahının, sadece hayvanın bulunduğu fiziksel koşulları
değil aynı zamanda duygularını da kapsadığı ifade edilmektedir. Yürütülen çalışmaların
çoğu hayvanların duygularının (korku, hayal kırıklığı vb.) olduğu, refahın tamamıyla
hayvanın duygularına dayandığı ve bunların hayvanın temel ihtiyaçlarını karşılamak için
gelişmiş olduğu konusunda birleşmektedir. Sonuçta hayvanın duygusal tepkileri normal ise
58
yapılan uygulamaların doğru olduğu sonucu çıkarılabilmektedir (Duncan, 1996; Duncan,
2002). Duygu temeline dayanan başka bir tanımlamada ise, hayvanların doğal ortamlarına
bırakıldıklarında mevcut koşulların rahatlıkla üstesinden gelebilecekleri ve davranışlarını
da en iyi şekilde gösterebilecekleri ifade edilmektedir. Ancak konuyla ilgili çalışmalarda
hayvanın zihinsel ve fiziksel durumu noktasında doğal yaşam konusuna gerektiği kadar
önem verilmemiştir. Hayvan refahını hem doğal yaşam hem de zihinsel ve fiziksel yönden
iyileştirmek yerine ağırlıklı olarak etik konular üzerinde durulmuştur. Bundan dolayı
hayvan refahı konusuna yönelik yapılan tanımlamaların çoğu vücut ve akıl sağlığı
konularını kapsamaktadır (Duncan ve Fraser, 1997).
Hayvanlarda Konfor Kavramı
Evcilleştirme ve hayvanların insanlar için birer üretim aracı olarak kullanılmaya
başlanması ile birlikte hayvan refahı ile ilgili temel kaygıların kökleri atılmıştır. Bugüne
kadar geçen süreçte hayvan refahının tanımlanmasına yönelik olarak yapılan çalışmaların
paralelinde, refahın ölçülmesi için uygun yöntemlerin belirlenmesi yönündeki çalışmalar
büyük bir değişim göstermiştir (Keeling ve Jensen, 2002). Hayvan refahı ile ilgili asıl
sorunun konunun nasıl tanımlanacağı ve ölçüleceği ile ilgili olduğu belirtilmektedir
(Sundrum, 2001).
Hayvanlar yaşamlarını sürdürmek için farklı sistemlerin bir sonucu olarak birçok şeye
ihtiyaç duyarlar. Hayvanda belirli bedensel veya çevresel uyarıcılara yanıt vererek ya da
belirli bir kaynak yoluyla çözülen bir eksiklik ihtiyaç olarak tanımlanır (Fraser ve Brom,
1990). Bazı ihtiyaçlar basittir, bunlar vücut sıcaklığının yüksek olması ya da vücut
salgılarının düşük konsantrasyonda olması gibi belirtiler gösterir ve hayvan hareket etiğinde
kendiliğinden normale döner. Diğer bazı ihtiyaçlar ise türlerin yaşama ve üremelerini
düzenlemek için geliştirdiği karışık bir mekanizmanın sonucudur. Örneğin hayvanın
sürünün diğer üyeleriyle temasının yetersiz olması veya duyusal alıcılardaki çok küçük
değişiklikler zihinsel fonksiyonlarda bozukluklar meydana getirebilir. Eğer hayvan bir
şeylerin eksikliğini hissediyorsa bundan etkilenir, bunu davranışsal ve fizyolojik tepkiler
vererek de belli eder. Bu noktada hayvanın ihtiyacına cevap verecek, zihinsel ve bedensel
olarak sağlıklı kalmasını sağlayacak çözümler aranmalıdır (Brom, 1991). Hayvan refahının
tam olarak tanımının yapılması zordur. Refah kelimesinin sözlük anlamı “iyi olma
durumu”, “iyi talih”, “mutlu olma”, “zenginlik” olarak ifade edilmektedir. Çiftlik
hayvanlarında refah, genel olarak “Hayvanların insanlar tarafından oluşturulan çevreye
herhangi bir acı veya rahatsızlık duymaksızın uyum gösterebilmesi” şeklinde tarif
edilmiştir.
Bir başka tanımlamada ise refah, hayvanların içinde bulundukları çevredeki sağlık ve
hastalık, davranış, bakım ve yönetim gibi hayvanların yaşam şartlarını belirleyen kalitatif
ve kantitatif özelliklerin bir bileşimi olarak tanımlanmıştır (Duncan ve Fraser, 1997; Scott
ve ark., 2000).
Hayvan refahına “yaşadığı çevre ile uyum içerisinde olabilme hali” olarak getirilen
tanımlama, bugün teknik anlamda en fazla kabul gören yaklaşımlardan birisidir. Bu
tanımlamanın aynı zamanda, refahın doğrudan hayvan ile ilişkili bir kavram olduğu; çok
iyiden çok kötüye değişebilen dinamik bir özellik sergilediği; ahlaki değerlendirmeden
bağımsız bir şekilde bilimsel yöntemler ile ölçülebildiği; hayvanın tercihlerine ilişkin
bilgilerin hangi koşulların refah açısından olumlu özellikler taşıyabileceği ile ilgili faydalı
59
ipuçları içerdiğini açıklamaktadır (Broom, 1991). Önerilen bu yaklaşım doğrultusunda
refahın hastalık, yaralanma ve anormal davranışlar konusundaki tespitlerin yanı sıra, stres
ile ilişkili olabileceği bilinen fizyolojik değişimler ve üretim parametrelerinden
yararlanılarak ölçüleceği ifade edilmektedir. Hayvanların rahatsız olma durumu ve
belirtileri Çizelge 1’de özetlenmiştir. Söz konusu parametrelere ilişkin ölçümlerin
gerçekleştirilmesi yönünde birçok olanağın bulunmasına karşın, ortak bir değerlendirmede
bu ölçütlerden hangi düzeyde yararlanılabileceği ve bu değerlendirmenin farklı koşullardan
nasıl etkilenebileceği sorusu önemli bir eksiklik olarak kabul edilmektedir. Örneğin, üretim
koşullarında gözlenebilecek düşük performans düzeyinin refahın kötü olduğu yönünde bir
işaret olabileceği, buna karşın yüksek performansın ise her zaman iyi refahın garantisi
olmadığı gerçeği bunu desteklemektedir (Keeling ve Jensen, 2002).
Hayvan refahı konusunda başka bir yaklaşımda ise refahın, hayvanın ne hissettiği
temelinde açıklanabilecek bir olgu olduğu, hayvanın içinde bulunduğu koşullar hakkında ne
hissettiğini anlamanın ve hayvanın kendisini ifade etmesine olanak sağlayan koşulları
tasarlamanın öneminden söz edilmektedir (Duncan, 1993). Bir hayvanın içinde bulunduğu
koşulların üstesinden gelmede ne kadar zorlandığı veya başarısız olduğunun ölçüsü
hayvanın refahının kötülüğünün derecesi hakkında bilgi verir. Bir hayvanın tercihlerinin ne
olduğu hakkında en doğru bilgiyi hayvanın refahının iyi durumda olması halinde içinde
bulunduğu koşullar verir.
Çizelge 1. Ağrı, acı çekme ile rahatsız olma durumunun düzeyi ve belirtileri arasındaki ilişki (Morton
ve Griffiths, 1985)
Görünüş -Yapağı parlaklığını kaybeder ve matlaşır, yapağıda dökülmeler görülür.
- Gözlerde ve burunda akıntı görülür, göz kapakları kısmen kapalı
durumdadır, gözler donuk donuk bakmaktadır.
- Kambur duruş gözlenir, hızlı ve kesik kesik nefes alır.
-Nefes alıp vermeden önce homurdanır, dişlerini gıcırdatır.
Yem ve su tüketimi - Yem ve su tüketimi düşer.
- İdrar ve dışkı yapımı azalır.
Davranış
- Sürüden ayrı durur, çevresinde olup bitenlerle ilgilenmez.
- Sürüdeki diğer hayvanlara karşı saldırgan tavırlar sergiler veya kendine
zarar veren davranışlar gösterir.
- Devamlı hareket eder veya hareket etmeye karşı isteksizdir ve yattığı terden kalkmaz
istemez.
- Mizacı değişir, özellikle de bir şeye karşı zorlandığında inleme yada uluma gibi
sesler çıkarır.
Klinik belirtiler - Nabız çok hızlı atar veya çok yavaşlar.
Kalp atışları ile ilgili
belirtiler
- Kalp atış hızı artar veya azalır.
- Anormal bir periferal dolaşım vardır.
- Zatürre görülebilir.
Sindirimle ilgili
belirtiler
- Dışkının rengi, hacmi ve yoğunluğu değişir.
- Anormal tükrük salgılanması görülür.
- Sık sık kusma görülür.
Sinir sistemi ile
ilgili belirtiler
- Adalelerde istem dışı kasılmalar görülür.
- Sakatlık ve eklem iltihabı görülür.
60
Hayvan refahının tanımına yönelik olarak özetlenmeye çalışılan yaklaşımlar kendi
temelleri içerisinde refahın nasıl ölçülebileceğine ilişkin önerileri de taşımaktadır.
Hayvanlarda refahın fizyolojik ve psikolojik parametreler ile tanımlanabileceğini açıklayan
Swanson (1995), özellikle psikolojik anlamdaki refahın tanımlanmasında yöntemle ilişkili
önemli güçlükler bulunduğunu ifade etmektedir. Hayvanlarda refah geniş bir kavram
olduğundan çok farklı tanımlamalarla karşılaşılabilir. Refahı tanımlamaya yönelik çabaların
kültürel, yasal, bilimsel, dini ve politik kaygılar temelinde farklılaşabildiği gözlenmektedir.
Değerlendirmede taşınan kaygılar ya da bakış açısı ne olursa olsun, mevcut
tanımlamaların birbirleri ile ilişkili olduğuna dikkat çeken Gonyou (1993), refahı hayvanın
bakış açısından değerlendirebilme özelliğinin önem taşıdığını ifade etmektedir. Zira
McGlone (2001) tarafından da vurgulandığı üzere özellikle bilimsel dayanaklara sahip
teknik tanımlamalar dışında hayvan refahı ile ilgili düşünce ve tanımlamalar önemli ölçüde
vicdani endişeleri baz alan bakış açılarından etkilenmektedir. Genel olarak hayvanlarda
ölüm ve hastalık oranları çok düşükse, yaralanma riski çok az veya hiç yoksa, iyi bir vücut
kondisyonuna sahipseler, türe özgü davranışlarını tam olarak gösterebiliyorsa, anormal
davranışlar ve stres yoksa, bağışıklık sistemleri baskılanmıyorsa, bu sürüde hayvan refahı
ile ilgili önemli bir sorun olmadığı söylenebilir.
Refah, genelde beş temel kavram üstüne oturtulmuştur (Anonim, 1992). Bunlar;
1. Hayvanlar aç, susuz ve kötü beslenmeye maruz bırakılmamalıdır. Bunun için
hayvanlara taze su ve yiyecek her zaman sağlanmalıdır.
2. Hayvanlar hiç bir şekilde rahatsız edilmemelidir. Bunun için barınak ve rahat bir
dinlenme alanı da dahil olmak üzere uygun bir çevre sağlanmalıdır.
3.Hayvanlar ağrı, yara ve hastalıklardan korunmalıdır. Bunun için koruyucu tedbirler
alınmalı, erken teşhis yapılmalı, hastalar tedavi edilmelidir.
4.Hayvanlar normal davranışlarını gösterebilmelidir. Bunun için, yeterli alan ve diğer
kolaylaştırıcı tedbirler alınmalı, aynı türden hayvanlar gruplar halinde tutulmalıdır.
5. Hayvanlar, korku ve stres yaratan ortamlarda bulundurulmamalıdır. Bunun için
zihinsel (mental) acı çekmeye neden olan uygulamalar ve koşullar ortadan kaldırılmalıdır.
Şekil 1. Çiftlik hayvanlarında refahın beş önemli faktör tarafından etkilendiğini
ve bunların birbirleriyle ilişkilerini göstermektedir (Fraser and Leonard, 1993)
61
Çiftlik hayvanlarında refahı meydana getiren kavramlar beş ayaklı bir masa gibi
düşünüldüğünde, bu masanın ayaklarını; sürü yönetimi, üretim değişkenleri, ekonomik
faktörler, alet-ekipman ve teknolojik uygulamalar olmak üzere beş faktörün oluşturduğu
görülmektedir (Şekil 1). Burada önemli olan nokta bir yandan geleneksel yetiştirme
uygulamaları korunurken, diğer taraftan da günün koşullarına uygun olarak hem insan hem
de hayvan açısından ekonomik değerlerin de gözden uzak tutulmaması ve yetiştiriciliğin
buna bağlı olarak devam ettirilmesidir. Ancak bu yapılırken ekonomik dengelerin öne
çıkarılması, refahı etkileyecek olumsuz koşulların oluşturulmaması da önem taşımaktadır.
Hayvanlarda Konforun Ölçülmesi
Çiftlik hayvanlarında refahın bilimsel değişkenler ile yeterince doğru olarak ölçülüp
ölçülmediği çözüm bekleyen bir konudur. Çünkü refah, insanların ahlaki görüşleri ile ilgili
olup çözümü bazı durumlarda zor olmaktadır. Bu konudaki farklılık refah kavramı
tanımlamasında da öne çıkmaktadır. Araştırıcıların bir kısmı refahı biyolojik uygunluk ile
eşit sayarken (yalnız hayvanın yaşama ve üreme yeteneği azaldığı durumlarla ilgili), diğer
bir kısmı ise hayvanın zihinsel ve fiziksel bakımdan tam olarak sağlıklı olma durumu
şeklinde tanımlamışlardır ki bu tanımlama daha farklı kriterleri içine almaktadır. Yine de
araştırıcıların büyük çoğunluğu hayvan için bir tek önemli deneyimin olduğuna inanırlar.
Bu da eğer hayvan olumsuz bir durum yaşamış ve bundan da zihinsel olarak kötü
etkilenmiş ise bunun hayvanın düşük bir refah düzeyine sahip olduğunun göstergesi
olduğudur. Bu nedenle araştırıcıların başlangıçta inandıkları tanımlamaya bağlı kalarak
farklı açılardan soruna yaklaşmaları en doğru olanıdır. Diğer taraftan bir hayvanın refah
düzeyini ve bununla ilgili kriterlerin karşılanıp karşılanmadığına yönelik çalışmalar
yürütülürken, insanların ön yargıları üzerine bilimsel ölçütler, seçilen yöntem ve sonuçların
yorumları etkili olacaktır. Ortaya konan yargıların çiftlik hayvanlarının refah düzeyini
belirlenmesine yönelik olarak üretim sistemlerinin değerlendirilmesi için uygulandığı
ortaya çıkmaktadır. Benzer şekilde tüketici temeline dayanan hayvan refah ölçüleri ana
hatları ile bir öncekinden farklı olmakla birlikte bu değer yargısını da içine almaktadır.
Bundan dolayıdır ki tarafsız bir şekilde çiftlik hayvanlarında refahı ölçmenin hiçbir şekilde
basit bir yolu yoktur. Çiftlik hayvanlarında refahı ölçmeye yönelik üç temel yaklaşım
vardır. Bunlar tüketici, üretim ve hayvan temeline dayanmaktadır ve her bir yaklaşımında
kendi içinde avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu üç yaklaşım arasındaki ilişki
Şekil 2’de gösterilmiştir.
Şekil 2. Refahı ölçmeye yönelik yaklaşımlar arasındaki ilişki
62
Tüketici Temeline Dayalı Yaklaşım
Ekonomik çevreler yakın zamana kadar hayvan refahı konusuna pek ilgi
duymamışlardır. Çünkü hayvan refahı uzun yıllar sadece hayvan yetiştiricilerinin bir ilgi
alanı olarak algılanmıştır. Bununla birlikte toplumun hayvanlardan yararlanma şekline
sadece etik ve bilimsel düşünceler yoluyla karar verilmesi doğru değildir. Ekonomik
yönden önemli bir değer olan hayvan yetiştiriciliğinde refahı oluşturan bileşenleri
belirlerken, ekonomik koşullarda dikkate alınmaya başlanmıştır. Ekonomik yaklaşımlar,
hayvan haklarının varlığına ve hayvanların dinsel açıdan önemi temeline dayanmaktadır.
Standart üretim teorisi, insanların yararına kullanılan kaynakların çoğunun hayvanlar için
düşünülmediğini açıklamaktadır. Bu bakış açısı ile hayvan refahı; insanın yalnız kendisi
açısından değerlendirdiği ve hayvanların dolaylı olarak dahil olduğu bir konu olarak ifade
edilmektedir (Mc Inerney, 1994). Bu teoriye göre hayvanın refahı kötü olduğu durumlarda
dolaylı olarak insanın refahı da olumsuz etkileniyorsa bu nokta dikkat çekmektedir.
Toplumda hayvansal ürünlerin üretim ve tüketimini en uygun hale getirmek için
hayvan refahının olumlu ve olumsuz ekonomik etkilerini gösteren değerler tahmin
edilmelidir. Ekonomik etkilerdeki olumsuzluklar hayvan refahı açısından değerlendirirken
iki nokta dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki, günümüzde üretim sistemleri ve hayvansal
ürünlerdeki çeşitlilik hayvanlarda refahın kapsamının tam olarak anlaşılamamasına neden
olmaktadır. İkincisi ise gelecekte insanların bilimsel temellere dayanmayan yanlış
fikirlerinin değişimi daha da hız kazanacak ve hayvanlarda refah kavramı ile ne anlatılmak
istendiğini algılayabilenlerin sayısı artacaktır.
Hayvan Temeline Dayalı Yaklaşım
Refahın belirlenmesinde önemli olduğu düşünülen değişkenlerin toplanmasından önce
değer yargıları belirlendiği taktirde, bilimsel teknikler ile bu değişkenlerin büyük
çoğunluğunun ölçülmesi sağlanabilir. Broom (1991), refahı bir hayvanın içinde bulunduğu
koşulların kolayca üstesinden gelmesi veya zorlanması, başka bir ifadeyle hastalık,
yaralanma ve ölüm gibi çevresel etkenlerin tümünün üstesinden gelecek başarma derecesini
içine alan karakteristik bir özellik olarak tanımlamıştır. Refah çok iyiden çok kötüye kadar
değişebilen bir durumdur ve ölçülebilir. Bu ölçüler davranış, bağışıklık sistemi, ağrı, korku
ve durumundan hoşnut olma duygularını ve fizyolojik yanıtlarını içermektedir. Ölçülebilir
değişkenler ile hayvanların duyguları arasındaki ilişkinin belirlenmesini sağlayan iki
yöntem vardır. İlki, hayvanları stres yaratıcı etkenlere maruz bırakmak ve bunlardaki
fizyolojik ve davranışsal değişimleri kaydetmek, ikincisi ise insanı olumsuz uyarıcılara
maruz bırakarak rahatsız etme ve bu insanlarda meydana gelen davranışsal ve fizyolojik
değişimleri kaydetme ve daha sonra bu bulguları hayvanlarda benzer uyarıcılar sonucu
oluşan değişimler ile karşılaştırmaktır. Elde edilen fizyolojik değişkenler hakkında bir fikir
birliğine varılarak bunlardan da hayvanlarda refahı ölçmek için yararlanılabilir. Döl
tutmada düşüklük, bağışıklık sistemindeki zayıflık, sindirim problemleri ve kortizol ve
prolaktin düzeylerindeki değişiklikler refahın düşük olduğunun birer göstergesidir.
Üretim Temeline Dayalı Yaklaşım
Kullanılan üretim metotlarına bağlı olarak refahın değerlendirilmesi mümkündür. Bu
değerlendirme, hayvanlar için önemli olan çevresel faktörlere ilişkin bilimsel kanıtlar
63
olması temeline dayanır. Örneğin Livesey ve ark. (1998), kanayan yaraların, samanların
bulunduğu alanda barındırılan düvelerde hafiflediğini, küçük bölmelere ayrılmış alanlarda
barındırılan düvelerde ise arttığını belirlemiştir. Üretim temeline dayalı bir yaklaşım, çiftlik
hayvanlarında refah düzeyinin ölçülmesinde en pratik yaklaşımdır. Farklı sistemlerle ilişkili
olarak hayvanların refahı hakkında insan önyargılı davranarak yanılabilir. Bu yüzden de
üretim sistemlerinin farklı bakış açılarından değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Aynı sürüde
bile yetiştiricinin bakım-yönetim yeteneğine bağlı olarak hayvanların refah seviyelerinde
büyük ölçüde farklılıklar olabilir. Örneğin, sığırlar saman altlıkta yüksek bir motivasyona
sahip olmalarına rağmen, saman altlık kötü bir bakım-yönetim ile beraber sağlanıyorsa bu
onların refahını azaltmaktadır. Schulte ve ark. (1998), Avusturya'da hayvan refahı
indeksinin kullanımını 5 temel kriterle açıklamıştır. Bunlar; hareket olanağı, sosyal ilişkiler,
aydınlatma-havalandırma, altlık ve bakım-yönetim olarak sıralanmaktadır. Diğer taraftan
başka bir çalışmada yedi temel kriter kullanarak süt sığırlarının birden yediye kadar
puanladığı bir sistem geliştirilmiştir. Buradan elde edilen puanların toplamı daha sonra, bir
refah indeksinde olduğu gibi kullanılmaktadır. Sığırları puanlamada dikkate alınan kriterler;
hareket etmeye uygun bir alanın bulunması, yem ve suya kolayca ulaşabilmesi, sosyal
davranışlarını ifade edebileceği bir ortamın olması, dinlenme olanağının sağlanması, rahat
olarak dolaşabilmesi ve hayvanın bakımına özen gösterilmesi şeklinde sıralanmaktadır
(Soudrum ve ark., 1994).
Sonuç
Bugün hayvanların refah göstergelerinin hangilerinin kısa ve uzun vadede refahı
değerlendirme ve tahmin etmede en iyi olduğu konusunda bir fikir birliği bulunmamaktadır.
Bunun yanında hayvanlarda refahı sağlamada genel olarak herkesin aynı görüşlerde
buluştuğu noktalarda bulunmaktadır. Öncelikli olarak refahın belirlenmesinde fizyolojik ve
psikolojik göstergelerden ve bunların bileşiminden yararlanılmalıdır. Yapılacak çalışmalar
refahın ölçülendirilmesine katkı sağlamasının yanı da üretim değerleri ve ekonomik
faktörlerle refahın nasıl bir ilişki içinde olduğuna da açıklık getirmelidir. Ayrıca yapılacak
çalışmalar hem hayvanlar hem de hayvan üreticileri için yararlı olacak alternatif bakımyönetim
sistemlerinin geliştirilmesine bir dayanak oluşturmalıdır. Refah konusundaki
problemleri çözmeye yönelik disiplinler arası yaklaşım zorunludur. Gelişmiş pek çok
ülkede hayvan refahı ile ilgili oluşturulan yaşam standartları, yasalar çerçevesinde denetim
altına alınmakta hatta zorlayıcı yaptırımlara dönüştüğü görülmektedir. Bu noktada amaç,
hayvanlardan sadece yüksek verim elde etmek değil, aynı zamanda kendilerine özgü
davranışlarını gösterebilecekleri stresten uzak ortamlar yaratmak olmalıdır. Türkiye bu
noktada oldukça geri durumdadır. Bu nedenle zaman geçirilmeden mevcut çiftlik
hayvanlarının ihtiyaçlarını dikkate alacak refah ölçütleri oluşturulmalı ve bunları dikkate
alan bakım-besleme uygulamalarının çiftlik altyapısı harekete geçirilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder